26 Ekim 2009 Pazartesi

`•.¸¸.•´´¯`••._.• düş peşinde`•.¸¸.•´´¯`••._.•










Sana birşey olur diye aklım hep sendeRüyaların bile benim göz hapsimdeSeninle yanan yürek üşümezmiş ömrünceBenim öbür yarım bedelsin tüm sevgilereBenim öbür yarım bedelsin sen herşeye Bensiz günlerini sen unut artıkSeven yüreğinde şimdi ben varımSeni böyle sevmek günah ise eğerBen anadan doğma bir günahkarımSeven yüreğim kor olana kadarGözlerimin feri solana kadarMahşer sirenleri çalana kadarSeni yüreğimde yaşatacağımNesi varsa senin inanki bu ömrümünSatır satır sana ait her hikayesiAşk ikimize meleklerin hediyesiBenim öbür yarım bedelsin tüm sevgilereBenim öbür yarım bedelsin sen herşeyeBensiz günlerini sen unut artıkSeven yüreğinde şimdi ben varımSeni böyle sevmek günah ise eğerBen anadan doğma bir günahkarımSeven yüreğim kor olana kadarGözlerimin feri solana kadarMahşer sirenleri çalana kadarSeni yüregimde yaşatacağım








GİTTİNGittin...Ben, arkandan sadece baktım.Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki..."Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.Gidersen sönecek içimdeki ateşve bir daha hiç kimse yakamayacak.Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimiO karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.Konuşamadım...Gittin...Gidişini görmemek için gözlerimi kapattımÖylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumubacağımı bu kadar acı duymazdım.Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden. Ağlayamadım...Gittin...Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysaTutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.Anlatamadım...Gittin...Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerindenEllerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?Ürperdin yine biliyorum.Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.Tutamadım...Gittin...Bir yıkım gibiydi gidişinSen adım adım uzaklaşırken bendenÇöküp kaldı bedenim olduğu yereNice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmiştiBu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.Kalkamadım...Gittin...Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordumHazırdım gidişine,Kaçak zamanları yaşıyordukZaman bitecek ve sen gidecektinBense, gidişinin ertesi günü Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.Başlayamadım...Gittin...Bir şey söyledin mi giderken?"Kal" dememi istedin mi? Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi?"Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?Beynim öylesine uğulduyorduki.Duyamadım...Gittin...Nereye gittiğin önemli değildiBinlerce kilometre uzakta da olsan, iki metre ötemde de farketmiyordu.Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.Kurtulmalıydım senden, bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.Kurtulamadım...Gittin...Unutulanların arasına katılmalıydımAnıları bir sandığa koyup hayatı bir yerinden yakalamalıydım.Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.Yapamadım...Gittin...
















Ben seni kocaman bi yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören. Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimdi olmalıydın, orada kalmalıydın.Çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. Çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında. Taze bir yaparak gibi yeşildin. Açelyaydın pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum, denizi sensiz, seni denizsiz düşünemedim.Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni böylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle.Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda, patlama hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin.Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.Seni severken yorumlamadım. Çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.Sevdim işte ötesi yok...




Aşk Yakalar SeniHerşey bitti artık dediğimiz zamanlar olmuştur; Aşktan elimizi eteğimizi çektiğimiz hergün aynı gökyüzüne bakıp iç geçirdiğimiz dar vakitler yorgunuyuzdur mutlaka hayatımızı bir bölümünde...Herşey birbirinin aynısıdır: Deniz bildiğimiz maviliktedir, güneş artık ısıtmaz içimizi temmuz sıcağında bile. Hergün bildik yüzlere aynı selamlar verilir ve her sabah üşenmeden taktığımız maskelerle yeni bir güne daha başlarız. Yeniden... Yeniden... Yeniden...Oysa hiçbir şey yeni değildir; Hatta aksine hergün hayatımız bir parça daha eskimektedir. Heyecansız, dingin, suspus bir hayatın sürgününde geçmektedir artık günlerimiz ve içimizden kimseye ne şikayet etmek gelir ne de buralardan çekip gitmek... El ele tutuşmuş her sevgili bir parça daha içimizi burkar, her ayrılık şarkısı içimizi bir kez daha kanatır... Biten aşklarımızın hepsine bir türkü yakarız, artık geçmiş oldu hepsi diyerek...Ve tamda herşeyden ümidi kesmişken çıkageliverirsin, özür dilerim geç kaldım dersin. Başlarsın anlatmaya kendini. Hiçbir şey ses vermez olur, zaman durur; Ama sen akmaya başlarsın içime doğru bir çağlayan gibi... İşte o an AŞK YAKALAR SENİ...
















Karşımdasın. Elimi uzatıp dokunabiliyorum sana. Ne büyük mutluluk bu... Gördüğüm en güzel şeysin. Senden öte tanımladığım başka hiçbir şey yok. Her şey senin adınla anılıyor benim dünyamda. Bütün çiçekler sen, bütün yıldızlar sen... Bir sanat eserisin, bakmaya doyamadığım. Tanrının bana armağanısın, ve artıyor her geçen gün sana hayranlığım. Yüzünde kuşlar, gözlerinde hayatın ta kendisi var. Öyle gerçeksin ki... Gözümü açıyorum sen, kapıyorum sen... Hiç bitmeyen serüven... Günümün en keyifli anı, uykumun en tatlı rüyası... Seni soluyorum, havadasın. Seni kokluyorum, doğadasın. Hele şimdi sonbaharsın. Ya da sonsuz bahar. Seni yaşıyorum, canımdasın. Canımsın... Sarılsam sana, bin yıl geçse, bir an bile ayrılmasak... Ten tene, yürek yüreğe sonsuz baharın en aşk dolu iki yaprağı olsak... Ağaç ağaç gezip, yeşersek, açsak. Yere düşsek, kalksak... Seni bilsem, bir tek seni. Seni görsem, bir tek seni... Sesin sarhoş etse beni... Öyle içimdesin ki...Bir saniye iste benden sensiz geçirdiğim, veremem. Sensiz geçecekse geçmesin zaman, istemem. Seninle yeniden doğdum, yeniden doğuşun kanıtıyım ben. Senden önce geçen zamanı, sana ulaşmak için yürüyerek geçirmişim, kimmişim bilememişim. Şimdi başımı çevirip geriye bakmıyorum bile. O yol yüründü ve bitti, artık seninle yürünecek bambaşka bir yol var önümde. Yorgunluk nedir bilmeyeceğim, hiç şikayet etmeyeceğim ve bir tek adımda bile tökezlemeyeceğim uzun, aşk dolu bir yol... Öyle aklımdasın ki... Ah, sensiz kalmıyor muyum bazen yıkasım geliyor gördüğüm bütün duvarları. Ardında seni bulurum sanıyorum. Ne ayrı koyduysa bizi, zaman ya da yollar, bir kalemde silesim geliyor. Sana dokunmamı engelleyen ne varsa, bir kadehi yere çarpıp tuzla buz eder gibi parçalamak istiyorum. İsyanım taşıyor, kendi öfkemden korkuyorum. Ve kavuşmak... Bunu düşünmek içimde kırılmış bütün aynaları tamir ediyor. Mavi bir yağmur başlıyor, ıslanıyorum. Maviye boyanıyorum. Öyle özlüyorum ki...Sen ol, hep ol, benimle ol, bende ol... Sendeyim ben, yüreğimi koydum yüreğinin üzerine. Aşk bu, başka isim arama. Hem de en koyu, en deli, en tutkulu... Öğreneceğim çok şey var sana dair. Bilmediğim çok şey var. Ama bir şeyi öyle iyi biliyorum ki... Seni öyle çok seviyorum ki...








Vazgeçilmezimİnsanın içine işleyen bir ayaza ev sahipliği yapan kış sabahında, seni düşündüğümde içime yayılan sıcaklığın, dışarıdaki iki metre karı bile eritebileceğini düşünüyorsam...Uykudan yüzümde mutlu bir gülümseme ile kalkıp benimle birlikte uyanan güne senin adını veriyorsam...Evimin bütün duvarlarında senin yüzünü görüp, bana baktığını hissediyorsam...Ve bu beni her gün hep aynı şekilde heyecanlandırıyorsa...İçtiğim çayın şekeri, sigaramın dumanı, kahvaltımın her lokması sen oluyorsan...Sokakta bana bakan her insan, yüzümdeki tarifsiz sevinci görüp hayrete düşüyorsa...Sevdiğin şarkıyı defalarca başa alıp bıkmadan defalarca dinleyebiliyorsam...O şarkının her sözüne seninle ilgili ayrı bir anlam yüklüyorsam...Yüzlerce kişinin arasında bile kadehimi sadece senin şerefine kaldırıyorsam...Başımı döndüren şeyin aslında içki değil, sana olan aşkım olduğunu biliyorsam...Yorucu bir günün sonunda ufacık bir sözünle, bir gülüşünle uzun bir tatilden dönmüş gibi enerji doluyorsam...Ve o enerjiyle hiç uyumadan günlerce çalışabileceğimi duyumsuyorsam...Gün boyu saatleri, dakikaları sayıp 'Neden geçmiyor bunlar' diye hayıflanıyorsam...Ve hep seninle buluşacağımız anı bekliyorsam...Kitap okurken seni düşünmekten kendimi alamayıp aynı satırı defalarca tekrar ediyorsam...Sonra sana bunu anlattığımda birlikte ne kadar güleceğimizi düşünüp keyifleniyorsam...Seninle ilgili planlar yapıyorsam...Sadece varsayımlara dayalı olsa bile o planları mükemmelleştirmek için her ayrıntının üzerinde dakikalarca düşünüyorsam...İzlediğim filmdeki başrol oyuncularının yerine kendimizi koyup 'Biz olsaydık böyle yapardık' diyorsam...Yüzyıllardır sevgililerin kullandıkları klasik sözcüklerin benim duygularımı anlatmaya yetmediğini fark ediyorsam...Yine de bunları söylemekten hiç ama hiç bıkmıyorsam...Aşkımın coşkusunu sana yansıttığımda senin de bana aynı coşkuyla karşılık vereceğini biliyorsam...Kahkahanın en güzelini seninle atacağımı, yemeğin en güzelini seninle yiyeceğimi, içkinin en keyiflisini seninle içeceğimi düşünüyorsam...'Hayatının en anlamlı şeyi ne' diye sorduklarında tereddüt bile etmeden senin adını verebiliyorsam...Sen benim için vazgeçilmez olmuşsun demektir...





İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıÖnce hafiften bir rüzgar esiyorYavaş yavaş sallanıyorYapraklar, ağaçlarda;Uzaklarda, çok uzaklarda,Sucuların hiç durmayan çıngıraklarıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıKuşlar geçiyor, derkenYükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.Ağlar çekiliyor dalyanlardaBir kadının suya değiyor ayaklarıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıSerin serin KapalıçarsıCıvıl cıvıl MahmutpaşaGüvercin dolu avlularÇekiç sesleri geliyor doklardanGüzelim bahar rüzgarında ter kokularıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıBaşımda eski alemlerin sarhoşluğuLos kayıkhaneleriyle bir yalıDinmiş lodosların uğultusu içindeİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıBir yosma geçiyor kaldırımdanKüfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.Bir şey düşüyor elinden yereBir gül olmalıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Bir kuş çırpınıyor eteklerindeAlnın sıcak mı, değil mi, biliyorumDudakların ıslak mı, değil mi, biliyorumBeyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasındanKalbinin vurusundan anlıyorumİstanbul'u dinliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder