26 Ekim 2009 Pazartesi

`•.¸¸.•´´¯`••._.• düş peşinde`•.¸¸.•´´¯`••._.•










Sana birşey olur diye aklım hep sendeRüyaların bile benim göz hapsimdeSeninle yanan yürek üşümezmiş ömrünceBenim öbür yarım bedelsin tüm sevgilereBenim öbür yarım bedelsin sen herşeye Bensiz günlerini sen unut artıkSeven yüreğinde şimdi ben varımSeni böyle sevmek günah ise eğerBen anadan doğma bir günahkarımSeven yüreğim kor olana kadarGözlerimin feri solana kadarMahşer sirenleri çalana kadarSeni yüreğimde yaşatacağımNesi varsa senin inanki bu ömrümünSatır satır sana ait her hikayesiAşk ikimize meleklerin hediyesiBenim öbür yarım bedelsin tüm sevgilereBenim öbür yarım bedelsin sen herşeyeBensiz günlerini sen unut artıkSeven yüreğinde şimdi ben varımSeni böyle sevmek günah ise eğerBen anadan doğma bir günahkarımSeven yüreğim kor olana kadarGözlerimin feri solana kadarMahşer sirenleri çalana kadarSeni yüregimde yaşatacağım








GİTTİNGittin...Ben, arkandan sadece baktım.Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki..."Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.Gidersen sönecek içimdeki ateşve bir daha hiç kimse yakamayacak.Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimiO karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.Konuşamadım...Gittin...Gidişini görmemek için gözlerimi kapattımÖylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumubacağımı bu kadar acı duymazdım.Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden. Ağlayamadım...Gittin...Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysaTutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.Anlatamadım...Gittin...Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerindenEllerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?Ürperdin yine biliyorum.Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.Tutamadım...Gittin...Bir yıkım gibiydi gidişinSen adım adım uzaklaşırken bendenÇöküp kaldı bedenim olduğu yereNice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmiştiBu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.Kalkamadım...Gittin...Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordumHazırdım gidişine,Kaçak zamanları yaşıyordukZaman bitecek ve sen gidecektinBense, gidişinin ertesi günü Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.Başlayamadım...Gittin...Bir şey söyledin mi giderken?"Kal" dememi istedin mi? Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi?"Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?Beynim öylesine uğulduyorduki.Duyamadım...Gittin...Nereye gittiğin önemli değildiBinlerce kilometre uzakta da olsan, iki metre ötemde de farketmiyordu.Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.Kurtulmalıydım senden, bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.Kurtulamadım...Gittin...Unutulanların arasına katılmalıydımAnıları bir sandığa koyup hayatı bir yerinden yakalamalıydım.Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.Yapamadım...Gittin...
















Ben seni kocaman bi yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören. Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimdi olmalıydın, orada kalmalıydın.Çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. Çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında. Taze bir yaparak gibi yeşildin. Açelyaydın pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum, denizi sensiz, seni denizsiz düşünemedim.Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni böylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle.Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda, patlama hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin.Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.Seni severken yorumlamadım. Çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.Sevdim işte ötesi yok...




Aşk Yakalar SeniHerşey bitti artık dediğimiz zamanlar olmuştur; Aşktan elimizi eteğimizi çektiğimiz hergün aynı gökyüzüne bakıp iç geçirdiğimiz dar vakitler yorgunuyuzdur mutlaka hayatımızı bir bölümünde...Herşey birbirinin aynısıdır: Deniz bildiğimiz maviliktedir, güneş artık ısıtmaz içimizi temmuz sıcağında bile. Hergün bildik yüzlere aynı selamlar verilir ve her sabah üşenmeden taktığımız maskelerle yeni bir güne daha başlarız. Yeniden... Yeniden... Yeniden...Oysa hiçbir şey yeni değildir; Hatta aksine hergün hayatımız bir parça daha eskimektedir. Heyecansız, dingin, suspus bir hayatın sürgününde geçmektedir artık günlerimiz ve içimizden kimseye ne şikayet etmek gelir ne de buralardan çekip gitmek... El ele tutuşmuş her sevgili bir parça daha içimizi burkar, her ayrılık şarkısı içimizi bir kez daha kanatır... Biten aşklarımızın hepsine bir türkü yakarız, artık geçmiş oldu hepsi diyerek...Ve tamda herşeyden ümidi kesmişken çıkageliverirsin, özür dilerim geç kaldım dersin. Başlarsın anlatmaya kendini. Hiçbir şey ses vermez olur, zaman durur; Ama sen akmaya başlarsın içime doğru bir çağlayan gibi... İşte o an AŞK YAKALAR SENİ...
















Karşımdasın. Elimi uzatıp dokunabiliyorum sana. Ne büyük mutluluk bu... Gördüğüm en güzel şeysin. Senden öte tanımladığım başka hiçbir şey yok. Her şey senin adınla anılıyor benim dünyamda. Bütün çiçekler sen, bütün yıldızlar sen... Bir sanat eserisin, bakmaya doyamadığım. Tanrının bana armağanısın, ve artıyor her geçen gün sana hayranlığım. Yüzünde kuşlar, gözlerinde hayatın ta kendisi var. Öyle gerçeksin ki... Gözümü açıyorum sen, kapıyorum sen... Hiç bitmeyen serüven... Günümün en keyifli anı, uykumun en tatlı rüyası... Seni soluyorum, havadasın. Seni kokluyorum, doğadasın. Hele şimdi sonbaharsın. Ya da sonsuz bahar. Seni yaşıyorum, canımdasın. Canımsın... Sarılsam sana, bin yıl geçse, bir an bile ayrılmasak... Ten tene, yürek yüreğe sonsuz baharın en aşk dolu iki yaprağı olsak... Ağaç ağaç gezip, yeşersek, açsak. Yere düşsek, kalksak... Seni bilsem, bir tek seni. Seni görsem, bir tek seni... Sesin sarhoş etse beni... Öyle içimdesin ki...Bir saniye iste benden sensiz geçirdiğim, veremem. Sensiz geçecekse geçmesin zaman, istemem. Seninle yeniden doğdum, yeniden doğuşun kanıtıyım ben. Senden önce geçen zamanı, sana ulaşmak için yürüyerek geçirmişim, kimmişim bilememişim. Şimdi başımı çevirip geriye bakmıyorum bile. O yol yüründü ve bitti, artık seninle yürünecek bambaşka bir yol var önümde. Yorgunluk nedir bilmeyeceğim, hiç şikayet etmeyeceğim ve bir tek adımda bile tökezlemeyeceğim uzun, aşk dolu bir yol... Öyle aklımdasın ki... Ah, sensiz kalmıyor muyum bazen yıkasım geliyor gördüğüm bütün duvarları. Ardında seni bulurum sanıyorum. Ne ayrı koyduysa bizi, zaman ya da yollar, bir kalemde silesim geliyor. Sana dokunmamı engelleyen ne varsa, bir kadehi yere çarpıp tuzla buz eder gibi parçalamak istiyorum. İsyanım taşıyor, kendi öfkemden korkuyorum. Ve kavuşmak... Bunu düşünmek içimde kırılmış bütün aynaları tamir ediyor. Mavi bir yağmur başlıyor, ıslanıyorum. Maviye boyanıyorum. Öyle özlüyorum ki...Sen ol, hep ol, benimle ol, bende ol... Sendeyim ben, yüreğimi koydum yüreğinin üzerine. Aşk bu, başka isim arama. Hem de en koyu, en deli, en tutkulu... Öğreneceğim çok şey var sana dair. Bilmediğim çok şey var. Ama bir şeyi öyle iyi biliyorum ki... Seni öyle çok seviyorum ki...








Vazgeçilmezimİnsanın içine işleyen bir ayaza ev sahipliği yapan kış sabahında, seni düşündüğümde içime yayılan sıcaklığın, dışarıdaki iki metre karı bile eritebileceğini düşünüyorsam...Uykudan yüzümde mutlu bir gülümseme ile kalkıp benimle birlikte uyanan güne senin adını veriyorsam...Evimin bütün duvarlarında senin yüzünü görüp, bana baktığını hissediyorsam...Ve bu beni her gün hep aynı şekilde heyecanlandırıyorsa...İçtiğim çayın şekeri, sigaramın dumanı, kahvaltımın her lokması sen oluyorsan...Sokakta bana bakan her insan, yüzümdeki tarifsiz sevinci görüp hayrete düşüyorsa...Sevdiğin şarkıyı defalarca başa alıp bıkmadan defalarca dinleyebiliyorsam...O şarkının her sözüne seninle ilgili ayrı bir anlam yüklüyorsam...Yüzlerce kişinin arasında bile kadehimi sadece senin şerefine kaldırıyorsam...Başımı döndüren şeyin aslında içki değil, sana olan aşkım olduğunu biliyorsam...Yorucu bir günün sonunda ufacık bir sözünle, bir gülüşünle uzun bir tatilden dönmüş gibi enerji doluyorsam...Ve o enerjiyle hiç uyumadan günlerce çalışabileceğimi duyumsuyorsam...Gün boyu saatleri, dakikaları sayıp 'Neden geçmiyor bunlar' diye hayıflanıyorsam...Ve hep seninle buluşacağımız anı bekliyorsam...Kitap okurken seni düşünmekten kendimi alamayıp aynı satırı defalarca tekrar ediyorsam...Sonra sana bunu anlattığımda birlikte ne kadar güleceğimizi düşünüp keyifleniyorsam...Seninle ilgili planlar yapıyorsam...Sadece varsayımlara dayalı olsa bile o planları mükemmelleştirmek için her ayrıntının üzerinde dakikalarca düşünüyorsam...İzlediğim filmdeki başrol oyuncularının yerine kendimizi koyup 'Biz olsaydık böyle yapardık' diyorsam...Yüzyıllardır sevgililerin kullandıkları klasik sözcüklerin benim duygularımı anlatmaya yetmediğini fark ediyorsam...Yine de bunları söylemekten hiç ama hiç bıkmıyorsam...Aşkımın coşkusunu sana yansıttığımda senin de bana aynı coşkuyla karşılık vereceğini biliyorsam...Kahkahanın en güzelini seninle atacağımı, yemeğin en güzelini seninle yiyeceğimi, içkinin en keyiflisini seninle içeceğimi düşünüyorsam...'Hayatının en anlamlı şeyi ne' diye sorduklarında tereddüt bile etmeden senin adını verebiliyorsam...Sen benim için vazgeçilmez olmuşsun demektir...





İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıÖnce hafiften bir rüzgar esiyorYavaş yavaş sallanıyorYapraklar, ağaçlarda;Uzaklarda, çok uzaklarda,Sucuların hiç durmayan çıngıraklarıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıKuşlar geçiyor, derkenYükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.Ağlar çekiliyor dalyanlardaBir kadının suya değiyor ayaklarıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıSerin serin KapalıçarsıCıvıl cıvıl MahmutpaşaGüvercin dolu avlularÇekiç sesleri geliyor doklardanGüzelim bahar rüzgarında ter kokularıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıBaşımda eski alemlerin sarhoşluğuLos kayıkhaneleriyle bir yalıDinmiş lodosların uğultusu içindeİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıBir yosma geçiyor kaldırımdanKüfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.Bir şey düşüyor elinden yereBir gül olmalıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Bir kuş çırpınıyor eteklerindeAlnın sıcak mı, değil mi, biliyorumDudakların ıslak mı, değil mi, biliyorumBeyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasındanKalbinin vurusundan anlıyorumİstanbul'u dinliyorum.

25 Ekim 2009 Pazar

fıkra :)


Temel Fadime yle tiyatro gişesine gitmiş:

- Pize içi pilet lütfen.

- Leyla ile Mecnun için mi?

- Hayir Fadime yle penum için.


"H"€R$€"Y"!wS!N

Sen; benim vazgeçilmezimsin.
Geceler boyu düşlediğim,Rüyalarımı şiirlerle süslediğim
Su gibi aş gibi.HERŞEYİMSİN !
Sen; benim tek tutuklu yanım,Yıllar boyu sürgünlerim.
İçimden söküp atamadığım mahpusluğum,Hürriyetim, kana kana içtiğim suyum.HERŞEYİMSİN !
Sen; benim yüreğimde hiç bitmeden kanayan,Bir ömür dermanı bulunmayan.
İçimde her an ağladığım yanım,Canım, kanım, tek varlığım.HERŞEYİMSİN !
Sen; benim umutlarımın kadını,Düşlerimin tek sultanı.
Unutamadığım atamadığım,Hayattaki en tatlı yanım.
HERŞEYİMSİN !

ALINTIDIR!!!

HANIMIN ÇİFTLİĞİ



1950 yılının ilk ayları...Yaklaşmakta olan genel seçimlerin heyecanlı havasının hissedilmeye başlandığı, CHP ile Demokrat Parti arasındaki rekabet dolu mücadelenin giderek tırmandığı bir zaman... Ve Adana..Verimli toprakları, uçsuz bucaksız pamuk tarlaları ve çırçır fabrikaları ile ekmeğini kazanmaya çalışan binlerce yoksul insana umut vadeden bir şehir... Zenginliği ve gücü ellerinde bulunduran toprak ağalarının hüküm sürdüğü, çoğunluğu oluşturan yoksul halkın onlar tarafından ezildiği bir ortamda, zenginle yoksulun bitmeyen savaşının, toplumsal adaletsizliğin yarattığı isyan duygusunun ve çaresiz insanları acımasızlaştıran sınıf atlama hayallerinin, ama yine de tükenmeyen umutların ortasında yaşanan bir öyküdür bu... Güllü'nün, Kemal'e duyduğu masum aşkla başlayan ve onu aşkından giderek uzaklaştırırken, güce, zenginliğe, hanımın çiftliğine götüren yolda adım adım ilerleyişinin öyküsü... Bölgenin güçlü ve zengin toprak ağası Muzaffer Bey’in (Mehmet Aslantuğ) çırçır fabrikasında çalışan Güllü (Özgü Namal), aynı fabrikada makinacılık yapan Kemal’i (Caner Cindoruk) sevmektedir. Ne var ki babası Cemşir (Mehmet Çevik), onu da diğer kızları gibi paralı birine satmanın hayali içindedir. Muzaffer Bey’in yeğeni Zaloğlu lakaplı Ramazan (Necip Memili) Güllü’ye talip olunca da hiç düşünmeden kızı ona satar. Böylece Muzaffer Bey’le akraba olacak ve rüyasında bile göremeyeceği bir zenginliğe kavuşacaktır. Ancak Güllü bir mal gibi satılmak şöyle dursun, Kemal’i bırakmaya ve Zaloğlu’nun karısı olmaya asla razı değildir. Babasına ve abisine diklenip kafa tutunca, Cemşir onu direğe bağlayıp öldüresiye döver. Olayın üzerine gelen Kemal Güllü’nün abisi Hamza’yla (Haki Biçici) boğuşurken kazayla onu vurur ve hapse girer.Hapiste de olsa Güllü’nün Kemal’den vazgeçmeyeceğini bilen Cemşir, akıl danesi Berber Reşit’in de (Hakan Boyav) fişeklemesiyle, Kemal’e Güllü’nün anasını (Zuhal Gencer) gönderir ve kızı bırakmazsa öldüreceklerini anlattırır. Çaresiz kalan Kemal, Güllü’ye artık onu sevmediğini ve ayrılmaları gerektiğini söyler.Güllü Kemal’in bunu söylemesinden çok Çemşirlerden korkmasına kızar. Oysa o bu aşk için her şeyi göze almıştır. Aşkının acısını içine gömerek Zaloğlu’yla evlenmeyi kabul eder ve Muzaffer Bey’in çiftliğine gider.Rahmetli eşi Behiye Hanım’ı şüpheli bir intiharla kaybetmiş olan Muzaffer Bey, Güllü’yü görür görmez vurulur. Çünkü Güllü, Behiye’ye çok ama çok benzemektedir. Behiye Hanım’ın ölümünden kendini sorumlu tutan ve sürekli sanrılar gördüğü için mütesekkin haplarıyla idare eden Muzaffer Bey, Güllü’yü önce rahmetli karısının yerine koyar, daha sonra da gerçekten aşık olur ve yeğeni Zaloğlu’nun elinden alarak evlilik hazırlıkları yapmaya başlar. Güllü, Muzaffer Bey’i seviyormuş gibi gözükerek evlenmeye istekli davranır. Böylece hem “çiftliğin hanımı” olacak, hem de babasından, abisinden ve Kemal’den yani onu bu yola itenlerden intikamını alacaktır. Ancak bu evliliğe baştan beri karşı olan ve Güllü’den zerre kadar haz etmeyen Muzaffer Bey’in kız kardeşi Halide (Ebru Özkan), Zaloğlu’yla bir plan kurarak Güllü’yü kaçırtır. Zaloğlu daha sonra pişman olur ve Güllü’yü çiftliğe geri getirir. Muzaffer Bey kız kardeşinin de bu planın içinde olduğundan habersiz, Zaloğlu’nu döver ve çiftlikten kovar. 1950 yılının ortalarına gelindiğinde, Demokrat Parti yapılan seçimlerden zaferle çıkar. Eski bir C.H.P’li olan Muzaffer Bey de seçimlerden önce “ticari çıkarları” için Demokrat Parti’ye geçmiş ve Marshall Planı’yla gelen yardımlarla çiftliğine yeni traktörler ve iş makinaları almaya başlamıştır. Seçimlerden bir kaç ay sonra DP iktidarı bir af çıkarır. Kemal de bu sayede özgürlüğüne kavuşur. Güllü’den ayrıldığı için çok pişmandır ve onu hala deliler gibi sevmektedir. Ne var ki Güllü bir kaç gün sonra çiftlikte yapılan muhteşem bir düğünle Muzaffer Bey’in karısı olur.Bu sefer kendisine ihanet edilmiş gibi hisseden kişi Kemal’dir. Ne olursa olsun Güllü’nün etrafında olmaya ve onun aşkını tekrar kazanmaya yemin eden Kemal, daha önce Muzaffer Bey’in şoförlüğünü yapan, ama Halide’nin kaprisleri yüzünden işten ayrılan bir arkadaşının yerine çiftliğe girer. Başta Muzaffer Bey olmak üzere, çiftlikte hiç kimse Kemal’in Güllü’nün “eski sevgilisi” olduğunu bilmemektedir. Güllü bir yandan bu sırrı herkesten saklamaya çalışırken, bir yandan da iki aşk arasında bocalayacak ve birinden birini tercih etmek zorunda kalacaktır..

İLK GÖRÜŞTE AŞK VARMIDIR?




Aşkın tanımı gibi, aşkın çeşitleri de her zaman tartışılmıştır. İlk görüşte aşka inananlar, çoğunlukla bu deneyimi yaşayanlardan oluşur. İtiraz edenler ise, hiç şahit olmamışlardır. Peki, hangisi doğrudur? İlk görüşte aşk var mıdır?

'Yokum' dedi 500 bini kazandı


Acun Ilıcalı’nın hazırlayıp sunduğu ‘Var Mısın Yok Musun’ yarışmasının büyük ödülü 500 bin TL’yi, programda ikinci kez yarışan Ülkühan Yılmaz kazandı.


Acun Ilıcalı’nın hazırlayıp sunduğu “Var Mısın Yok Musun” yarışmasında 2.5 yıldır kimsenin kazanamadığı büyük ödül 500 bin TL’yi, Kayserili Ülkühan Yılmaz aldı. Dün gece ekrana gelen yarışmada 30 yaşındaki Yılmaz, ikinci kez yarışmacı koltuğunda oturdu. Geçen yıl yarıştığında 50 bin TL kazanan Yılmaz, finalde ailesinin tüm ısrarlarına rağmen Hamdi Bey’in 128 bin TL’lik teklifini kabul etmedi ve kalan iki kutudan biri olan 500 bin TL’lik kutuyu seçti. Diğer kutuda ise 20 bin TL vardı. Dün sabah saatlerinde yapılan çekimde 500 bin TL’yi alınca havalara uçan Yılmaz, beyninde tümör oluşma riski bulunduğu için 6 ayda bir doktor kontrolünden geçiyor.
560 TL’ye çalışıyor Bugüne kadar iki kez
beyin tümörü ameliyatı olan Yılmaz, programın en eski yarışmacılarından biri... Yaklaşık 130 bölümdür programa katılan ve bir süredir de kutu tutan yarışmacı adayları arasında yer alan Yılmaz, hikâyesini şöyle anlatmıştı: “Ben de ailem ve çocuklarım olsun istiyorum ama sağlık sorunlarım var. Bu yüzden sevdiğim insanları yarı yolda bırakmak istemiyorum. Çünkü 6 ayda bir doktora gidiyorum. Ölümle burun burunayım. Çocuğum olursa ve bu hayattan aileme beş kuruş bırakmadan gidersem kahrolurum. Zaten öyle bir babalık olmaz. 500 bin TL kazanırsam, evlenirim, çocuklarım olur. Eğer ameliyat masasında kalırsam en azından onlara yaşamlarını rahat devam ettirebilecekleri para bırakmış olurum”. Bir markette 560 TL’ye çalıştığını anlatan Yılmaz, hayallerine kavuştuğunu söyledi.
(Milliyet)

SEVGİLİYE GÜZEL SÖZLER

Sesini duysam da her an yüzünü görmek gibi değil, özlediğimi bil her an çünkü hiç bir şey seni sevmek gibi değil! Seni o kadar çok özledim ki... Sevgililer gününde yanında olup sana sarılmak için çıldırıyorum...

Sana bahçeden gül değil güneşten atom koparıp getirmek istiyorum ama kalbim gibi ellerin de yanar diye korkuyorum. Sevgililer günün kutlu olsun.

Biliyorsun her gökkuşağının bittiği yerde bir hazine saklanırmış. Eskiler böyle der. Gökkuşağını takip ettim geçenlerde sende bitti... En değerli hazinemsin benim, canımsın. Sevgililer günümüz kutlu olsun.

Seni tahmin edeceğin kadar değil, tahammül edemeyeceğin kadar çok seviyorum. Sana "sevgilim!" diyebildiğim için kendimi çok şanslı görüyorum.

Seni yıldızlara benzetiyorum onlar kadar uzak onlar kadar erişilmezsin ama bir farkın var onlar bin tane sen bir tanesin. Sevgililer günün kutlu olsun.

Beni karanlıktan aydınlığa, yalandan gerçeğe, ölümden ölümsüzlüğe götürdüğün için teşekkürler. Seni seviyorum. Daha nice günlere hep birlikte canım.

Yasamak özlemsiz, özlem sevgisiz, sevgi sensiz olmaz! Unutma ki sevmek daima beraber olmak değil, sensizken bile seninle olabilmektir... Bu sevgililer gününde yanında değilim belki ama özlemim sevgim hep seninle. Seni seviyorum!

Seni denizdeki kumlar, gökteki yıldızlar, ormandaki ağaçlar, dünyadaki insanlar, okyanustaki sular, sahildeki martılar ve güneşin ışıklarından daha çok seviyorum. Birlikte daha güzel günlere gitmemiz dileğiyle sevgililer günün kutlu olsun!

Bir demet gül vermek isterim sana. Güllerden güzelsin aslında. Gülü bir gün, seni sonsuza dek seviyorum.
Eğer gökyüzü bir parça kâğıt, deniz bir şişe mürekkep olsaydı yine de sana olan duygularımı yazmaya yetmezdi. Seni o kadar çok seviyorum ki.

Bazı rüyalar diğerlerinden daha uzun sürer. Bazıları da çok çok güzel. Benim en uzun ve en güzel rüyam şu an bu mesajı okuyor. Sevgililer günün kutlu olsun!

Sen günesin doğduğu, karanlığın bittiği yerdesin sen hep kalbimde yatan tek sevgilimsin. Sevgililer günün kutlu olsun!

Sana dalgalardan kalem yaptım ve kıyıya seni seviyorum yazdım, sen de inandın değil mı? Sen delisin, seni sevmedim, sana bağlandım sana taptım.

Bugün her zamankinden farklı bir şey yapayım dedim olmadı yine sana defalarca asık olup seni düşündüm... Sevgililer günün kutlu olsun!

Bu sevgililer gününde beyaz bir güvercin yolluyorum sana kanatlarında mutluluk, yüreğinde sevgi ve sadakat, kar beyaz tüylerinde umut ve gagasında iyi geceler öpücüğü, yanağını uzat.

İnsanlar tanıdım yıldızlar gibiydi, hepsi parlıyordu. Ama ben seni, güneşi seçtim, bir güneş için bin yıldızdan vazgeçtim. Sevgililer günümüz kutlu olsun!

Bütün mevsimleri bir günde, bütün yılları bir mevsimde yasamaya razıyım seninle... Daha nice sevgililer gününü beraber geçirmek dileğiyle..

Bana bir günün 24 saat, bir saatin 60 dakika ve bir dakikanın 60 saniye olduğu öğretildi ama sensiz gecen bir saniyenin sonsuzluk kadar uzun olduğu öğretilmedi. Yaşamımızın her anında birlikte olmamız dileğiyle sevgilim... Sevgililer günümüz kutlu olsun.

O kadar güzelsin ki yüzüne bakamıyorum. Titriyor ellerim, ellerini tutamıyorum. Öylesine bağlanmışım ki sensiz duramıyorum. Sevgililer günün kutlu olsun!

Gönlüme taht kurdun, gönlümün sultanı oldun, gece gökyüzünde parlayan yıldızım, sabah ise ruhuma doğan güneşim oldun. Sevgililer günün kutlu olsun!

Sevgililer gününde belki yanında değilim ama dünde, bugünde, yarında yüreğin kadar yanındayım. Kendini yalnız hissettiğinde elini kalbine koy ben hep ordayım!

Sen dünyaya sürgün bir meleksen ve ben seni o kadar çok seveceğim ki bir daha cennetine geri dönmek istemeyeceksin... Sevgililer günün kutlu olsun!

Ayrılık küçük sevgileri oldurur ama büyük sevgileri güçlendirir. Tıpkı rüzgârın mumu söndürüp yangını güçlendirdiği gibi... Bizim de sevgimiz hep yasayacak ve daha da güçlenecek sevgilim. Nice sevgililer günlerinde birlikte olmak dileğiyle

Dün gece sen uyurken kızıla boyadım denizleri, uçurumdan attım sessizliği, haber saldım rüzgârlara fısıldasınlar seni ne çok sevdiğimi ve özlediğimi.

@-)--) Sana dijital bir gül yolluyorum, çünkü uzaklarda elimden ancak bu kadarı geliyor. Ama bil ki gerçeğini, gözlerinin içine bakarak vermek isterdim. Ve seni sevdiğimi fısıldamak.. Sevgililer günümüz kutlu olsun!
Sen benim hayatımda olduğun surece, ne sen kimseye rakip ne de kimse sana rakiptir. Daha nice sevgililer gününde beraber olmayı diliyorum.

Güller anlatsın sana olan sevgimi, güller anlatsın yansızlığımı, çaresizliğimi. Yavaş yavaş eriyen yüreğimi güller anlatsın ben anlatamadım.

Öperim dudaklarından gül kokulu yanaklarından her dem gözlerimin hapsindesin kalbimin tek sahibisin... Sevgililer günün kutlu olsun!

Güneşin doğduğu da bir gerçek battığı da... Kalbimin attığı da bir gerçek, günün bittiği de... Ne çıkar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, işte o en büyük gerçek...

Yüreğimdeki tek arzu, hayalimdeki tek tutku, beni yaşatan tek duygu senmişsin bebeğim... Sevgililer gününü kutluyorum. Daha nice yıllara.

Seni sevdiğim kadar yasasaydım olumsuzluğun adını aşk koyardım... Sevgililer günün kutlu olsun biricik aşkım!
Doğan her günün sabahında içimde gözlerini görebilmek aşkı olmasa, inan hiç bir şeye değmezdi yasamak. Sevgililer günün kutlu olsun!

Sana doğru bir kelebek uçurdum, dağları denizleri astı seni buldu, yanağına ufacık bir öpücük kondurdu. Hissettin mi? Sevgililer günün kutlu olsun!

Bir yudum sevgi koskoca bir okyanusa bedeldir. Simdi uzaklarda senin bir yudum sevgine hasretim sevgilim. Seni hasretimi tüketircesine kucaklıyorum.

Sana yıldızlar kadar yakın olmak isterdim her baktığında beni görebilmen için, sana bulutlar kadar yakin olmak isterdim üzüldüğünde gözyaşlarını yağmur olup silebilmek için, sana sen kadar yakin olmak isterdim ki beni, seni sevdiğim kadar sevebilmen için. Sevgililer günün kutlu olsun biriciğim.

Bir kus olup gitsem, assam su enginleri, varsam senin yanına. Öpsem doyasıya, koklasam seni, en büyük hediye odur bana.

Bulutlara yükledim hasretimi, rüzgârlarla yolladım sevgimi, yağmurlar yağdırdım gözyaşlarımla küçük melekler gönderdim seni öpmeye! Sevgililer günün kutlu olsun!

Maviler giyer bulut olurum, yeşiller giyer bahar olurum, bakarsın bir gün beyazlar giyer senin olurum. Sevgililer günün kutlu olsun.

Sevgililer öpüşürken neden gözlerini kapatır bilir misin? Çünkü gözleriyle değil de kalpleriyle görmek isterler. Yanı hissetmek isterler. Ben de seni ruhumun derinliklerinde hissediyorum sevgilim çünkü seni çok seviyorum. Sevgililer günümüz kutlu olsun!

Sen çöllerde serap gibisin, engin denizlerde yakamoz gibisin, ışığım sensin, güneşim sensin... Bil ki çok özlendin... Sevgililer günün kutlu olsun!

Hanı en güzel aşklar imkansız gelir ya insana, imkansız olduğun için aşığım sana!.. Sevgililer günü kutlu olsun bir tanem, seni çok seviyorum.
Gözlerin nehir kirpiklerin köprü olsa, ben üzerinden geçerken ipler kopsa ve düştüğüm yer dudakların olsa. Sevgililer gününde bir öpücük borçlusun bana...

Nasıl ki uzaktaki yıldız parlak gelirse insana, uzakta olduğun için tutkunum sana! Hanı en güzel asklar imkânsız gelir ya insana, imkânsız olduğun için tutkunum sana.


Sen çöllerde serap, engin denizlerde yakamoz, ormanın derinliklerinde ki huzur gibisin, ışığım sensin, güneşimsin... Bil ki çok özlendin... Sevgililer günün kutlu olsun!

Denizi içerken maviler takıldı boğazıma, karaya vuran balık gibi çırpınıyorum. Mavi gözlerini özlüyorum. Sevgililer günün kutlu olsun.

Hadi gel tut ellerimi! Benimle yan! Benimle meydan oku her çaresizliğe! Benimle uyu benimle uyan. Birlikte varalım nice yıllara...


(ALINTIDIR)